5 Şubat 2020 Çarşamba

CANAVAR YAKINDAYDI


Telsizden duyulan ses yeni ve öncekilerden daha büyük patlamalar olduğunu söylüyordu. Göz gözü görmeyecek kadar duman ve sis vardı. Hava yağmurdan hemen sonra pozisyonundaydı ve patlamalardan bizim üzerimize ağır ağır inen toz bulutu her şeyi daha da kötüleştiriyordu.

Üşüyorduk bir taraftan da. Benim elimde son şarjörün son kurşunu kalmıştı. Yanımdaki arkadaşlarda o da yoktu. Tek mermimiz vardı ve işte o da bendeydi. Bunca insanın sorumluluğumu üzerimde hissediyordum. Toplam yedi kişiydik. Ve sağ salim buradan kurtulmamız gerekiyordu.

Telsizin ucundaki arkadaşı artık kayıp sayıyordum. İstediği kadar yardım diye yalvarsın ona yaklaşmamız mümkün değildi. Canavar çok yakınımızdaydı.

Telsizden “imdat” çığlığı duyulurken o ana kadar duyduğumuz en büyük patlamayı duyduk. Sağır oldum sandım. En az bir yarım dakika / otuz saniye hiç bir şey duyamadım. Kulaklarımda herşeyi birden duyar gibi bir korkunç uğultu. Sonra bir boşluk. Ardından gelen bir hissizlik.

Ayaklarım tutmuyordu. Ayağa kalkamayacak gibi hissetsem de kendimi zorladım. Arkadaşlara işaret verdim: “Beni takip edin.” Sanki ben nereye gideceğimi biliyordum.
Etrafımızda kurşunlar uçuşmaya başladı. Bunların kör atış olduğunu biliyordum. Düşman bizi görmüyor fakat nerede olduğumuzu tahmin ediyordu. Belki tahmin de edemiyordu da artık rast gelirse diye ateş açıyordu.

Düşman bir yönde olduğuna ve geriye üç yön kaldığına göre şansımız dörtte birdi. Bir de işin kısmet boyutuna sığınmak lazım. Sığınmasan kaç yazar.

İlk kestirdiğim yöne koşmaya başladım. Hemen arkamdan geliyorlardı. Yağmur birden boşalmaya başladı. Rahmete yordum. Herşeyi hesaplayamazsınız, bazen koşmaya devam etmek gerekir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İKİ SEÇENEK: YENİ ZİHİN VEYA KÖTEK

“Çin halkı, herhangi bir yabancı gücün kendisine zorbalık etmesine asla izin vermeyecektir. Bunu denemeye cesaret edenler kafalarını çelik b...