21 Ekim 2021 Perşembe

İKİ SEÇENEK: YENİ ZİHİN VEYA KÖTEK

“Çin halkı, herhangi bir yabancı gücün kendisine zorbalık etmesine asla izin vermeyecektir. Bunu denemeye cesaret edenler kafalarını çelik bir Çin Seddi'nde, kanlı bir şekilde ezilmiş olarak bulacaklardır.”
Xi Jinping, 1 Temmuz 2021

STEM bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik kelimelerinin İngilizcelerinin baş harfleri. Türkçesi FeTeMM. Bir eğitim/öğretim disiplininin adı. Eğitim bakanlığımız zamanında ne kadar uğraştıysa da olmadı, kendi has dinamiklerimizden kaynaklanan zihin yapısı (mindset) ve sosyal akışımızdaki yengeç sepeti hâli, uzun projelerle yüz yüze kaldığımızda korkudan olsa gerek hep beraber “kısa kesmek gerek, bize aydın havası yeter” öz ısrarımızla STEM veya FeTeMM, adı ne olursa olsun, yürümedi. En azından geleceği kurtarmaya yönelik bu türden birçok işte bazı kötü alışkanlıklar icabı, yine ortada gömülmesi de, yıkanması da unutulmuş bir cenaze vardır. Ölenin adı bile yoktur.

İçeride, eğitimde durum bu minval üzereyken dışarıda da “Çin çok fena geliyor” diye düşünenler -şimdilik- haklı görünüyorlar. IMF’den artık borç almamayı bir kurtuluş karinesi görmektense trilyonlarca dolarlık (IMF benzeri) Çin fonlarının desteğiyle astarı yüzünden pahalı yatırımlara mahkum olmayı zul görmek gerek. Dünya zaten yeterince tuhaf bir yerken aynı dünyanın merkezi saydığımız şu mübarek topraklar ikinci kat bir boyayla tuhaflıkta eşik atlamamalı. Oysa “Allah’ın boyası”yla, “gerçek”in yapıtaşı malzemelerle kendini yeniden ibdâ, inşa ve icat etmek gerektir. Üzerine kirli su boca edilmiş bir çukur dolusu fokur fokur kaynayan kireç mecazıyla tanımlanabilecek malum ahaliden bir öz, gerçek bir kavim çıkmalı.

Çin’in “Yeni İpek Yolu” projesi için uzun vadede harcamayı düşündüğü miktar Amerikan parasıyla 100 trilyon dolar. (Bu rakam 2021 sonbaharı itibariyle Türkiye’nin nominal gayri safi yurtiçi hasılasının 125 katına denktir.) Proje hatlarında yer alan ülkelerse umumen yöneticilerinin akıl ve ahlak sorunlarıyla malul olduğu avcı toplayıcı devletler hâlinde örgütlüler. Yeni dönemin yine olağanüstü şartlarında, eskisi gibi kötü mü, yoksa “ehven-i şer” mi olacağını hep beraber göreceğimiz Batılı finans çevreleri birilerine borç verirken bu borçların nasıl harcanacağını da sıkı denetlerler. Çin öyle yapmıyor.  İpin ucunu özellikle gevşek tutuyor. Bu da Pakistan’da liman yapılsın diye verilen paranın bir kısmının cukkalanmasıyla sonuçlanıp da – mukadderat - Çin’e olan borç ödenemeyince liman 40 küsur yıllığına tam anlamıyla Çin’in oluyor. Afrika’nın ve Asya’nın başka yerlerinde de benzer benmerkezcil yöneticilerin parayı cebellezi etmesiyle limanlar, yollar birer ikişer Çin’in eline düşüyor. Bir medeniyet ve refah inşa insiyatifi olarak lanse edilen “Yeni İpek Yolu”, Çin’in vahşi kapitalizmin kitaplarda bile bulunmayan bir versiyonuyla alem-i insaniyetin başına “huruç” etmesi projesine dönüşüyor. 

(Aşırı komplocu yanımızla da düşünerek şunu da not edelim: Bir ihtimal, Çin’in de tabi olduğu üst küresel sistem mülkiyetini zamanı geldiğinde devralmak üzere bu projeyi çekik gözlü dostlarımıza ihale etmiş de olabilir. Mümkün. )

Soru: Yeni İpek Yolu Projesi, ihtiyar dünyamızı 3. Dünya Savaşı'na mı, kaba bir Çin küresel hakimiyetine mi, yoksa Tip 1 medeniyete mi götürecek? İhale Çin’de kalırsa, Çin’deki kimin kontrol ettiği belli olmayan “sevk ve idare aygıtı”, Holywood’un hayal ettiği Terminatör serisindeki Skynet benzeri bir üstün yapay zeka suretiyle dünyamıza korkunç bir kabus olarak çökebilir mi?

19 Ekim 2021 Salı

PİRLERE PİYAZ EDERİZ!

Çizgi filmin bir bölümünde Recai dolabın kapağını açar. İçerde yer gök dolap ahalisinin çığırışlarıyla inler: “Çok yaşa Recai, göklerdeki büyük babamız.” Recai’nin kapağı açmasıyla kapatması bir olur. Kapağın içinde müstakil bir evren vardır. Zamanında evrimlerini kurgulayıp, başarmayı ummayarak oraya bıraktığı “şey”ler çoğalmış, bazı tarihi gelişme basamaklarını başarıyla tırmanmış, şükran dolu oldukları büyük kurgucularını beklerken dolap kapağı açılınca: “Çok yaşa Recai, göklerdeki büyük babamız…”

Recai “Tövbe yarabbi, ben ne yaptım böyle” der. Nedamet getirir. Tevbenin aslı yaptığını düzeltmektir. Mümkünse tabi. Recai minik bir insanımsı robot üreterek dolabın içine gönderir. Acı haber çabuk gelir. Recai’nin gönderdiği elçiyi kafirlikle suçlayan dolap ahalisi masum ulağı paramparça etmiştir. Recai öfkelenir. Dolabı hurdacıya satar. Hurdacı kilidini açmayı bir türlü başaramadığı dolabı öylece bir emekli işçiye satar. 

Yirmi sene önce emekli olabilecekken emekli olmayan Hüsnü Toygar İsabetoğlu yeni emekli olmuştur ve yirmi senelik üşengeçliğinden ötürü kendine çok kızgındır. Yirmi sene önce emekli olan bir işçi, emeklilik ikramiyesiyle ev ve araba alabiliyorken bizim işçi emeklisi Hüsnü Toygar bir paket makarna ve bir buçuk kilo tuz alabilmiştir. Artan paraya da dolabı satın alınca beş parasız kalan emekli işçinin emekliliğinde tek meşgalesi dolabın kilidini açmak olur. Aylarca mesafe kat edemez. 

Şifreli kilidin şifresini hurdacı da bilmemektedir. Bir gece yarısı karnı çok acıkan emekli işçi Toygar beş tabak bol tuzlu makarna yiyip uyuyunca rüyasında dolabın kilidinin şifresini görür. Hemen kalkar, şifreyi dener: bingo! Kapak açılır. Evet, bu çok saçmadır ama dolabın içinden deste deste Amerikan dolarları çıkar. Emekli işçi ülkenin saçma akışının bozduğunu ilahi adaletin takdirinin düzelttiğine inanır, şükreder. İlk bozdurduğu yüz dolarla malzemesini alır ve kendine piyaz yapar. Sazıyla yanlış bir türkü tutturur: “Pirlere piyaz ederiz."

İKİ SEÇENEK: YENİ ZİHİN VEYA KÖTEK

“Çin halkı, herhangi bir yabancı gücün kendisine zorbalık etmesine asla izin vermeyecektir. Bunu denemeye cesaret edenler kafalarını çelik b...